COVID-19 ve HASTA HAKLARI

COVID-19 ve HASTA HAKLARI

                                                                                                                                                                                                                     Avukat Özge SAMUK

                 Bilindiği üzere  Çin'de ortaya çıkan ve pek çok ülkeye yayılan COVID-19 , Dünya Sağlık Örgütü  ( WHO ) tarafından virüsün yayılma hızı ve ciddiyeti dikkate alınarak 12 Mart 2020 tarihinde pandemi olarak ilan edildi.

             Pandemi, toplum tarafından hafife alınmaması gereken, yayılma gücünün üst seviyelerde olduğu hastalıklar için kullanılan bir isimdir. Dünya Sağlık Örgütü ( WHO ) pandemi tanısı koyabilmek için İnsanlara kolayca geçebilmesi ve İnsandan insana sürekli bir şekilde bulaşması kriterlerine dikkat etmektedir.

                Türkiye’de ilk COVID-19 vakası 11 Mart 2020 tarihinde tespit edilmiş ve ilk pozitif vaka ile birlikte virüs hızlı bir şekilde yayılmaya başlamıştır. Toplum tarafından alınan kişisel önlemler ve evde kalanların sayısı her ne kadar artmış olsa da, ne yazık ki toplum sadece önlem alma ve evde kalma şansı olan bireylerden oluşmamaktadır. Gün geçtikçe hastanelere yapılan şikâyetlerin artması, hastanelerde ki teknik imkânsızlıkları ve sağlık çalışanlarının sayı olarak yetersizliğini gün yüzüne çıkarmıştır. Bu sebeple COVID-19 teşhis ve tedavisi yapan hastanelerinin yükünün azaltılması zarureti ortaya çıkarmıştır.  Oluşan zaruretin ardından sağlık bakanlığı tarafından 21.03.2020 tarihinde çıkarılan coronavirüs genelgesi ile oluşan krize bir çözüm getirilmeye çalışılmıştır.  

 

COVID-19 BELİRTİSİ HALİNDE HAKLARIMIZ NELERDİR?

                Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 6. Maddesinde “ hasta, adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde sağlıklı yaşamanın teşvik edilmesine yönelik faaliyetler ve koruyucu sağlık hizmetleri de dahil olmak üzere, sağlık hizmetlerinden ihtiyaçlarına uygun olarak faydalanma hakkına sahiptir. Bu hak, sağlık hizmeti veren bütün kurum ve kuruluşlar ile sağlık hizmetinde görev alan personelin adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygun hizmet verme yükümlülüklerini de içerir. “ denilerek her hastanın sağlık hizmetinden faydalanma hakkına ve bu hakkın adil oluşuna değinmiştir.

                 Türkiye’de gittikçe artan COVID-19, artık sadece devlet hastanelerinin değil özel hastanelerin de bu konuda sorumluk almasını gerektirmiştir. Bu sebeple; Sağlık Bakanlığı tarafından 21.03.2020  tarihinde çıkarılan coronavirüs genelgesi ile “Sağlık kurumlarına müracaat eden hastaların, COVID-19 tanısı kesinleşinceye kadar Sağlık Bakanlığı hastaneleri, Devlet ve Vakıf Üniversitesi hastaneleri ile tüm özel sağlık kuruluşlarınca kabul ve tedavi süreçlerinin yapılmasının  zorunlu olduğunu” belirtmiştir. Ayrıca  “ COVID-19 sebebi ile tedavi gören hastaların özel sağlık sigortalarının geçerli olmayacağı, tüm giderlerin devlet tarafından karşılanacağı “ açıklanmıştır.

             Genelge ile birlikte virüs belirtileri taşıyan kişi Devlet ve Vakıf Üniversitesi hastaneleri ile tüm özel sağlık kuruluşlarına başvurma hakkına sahip olmuştur. Bu süreçte özel hastanelerin, hasta başvurularının ardından oluşan sorumluluğu ve tedavi giderlerinin kim tarafından, nasıl karşılanacağı bir hayli kafa karışıklığı yaratmıştır. Öncelikle özel hastanelerin COVID-19 belirtileri ile başvuran hastaya karşı sorumluluklarının bilinmesi gerektiği kanısındayım.

ÖZEL HASTANELERİN SORUMLULUĞU

            Belirtmek gerekir ki Sağlık Bakanlığı’nın çıkardığı genelge de devlet hastaneleri ile birlikte bütün özel hastanelerin COVID-19 tanısı kesinleşinceye kadar kabul ve tedavi sorumluluğu olduğunu, ayrıca COVID-19 sebebi ile yapılan tüm tedavi giderlerinin devlet tarafından karşılanacağını belirtilmiştir. Şöyle ki;

            COVID-19 belirtileri durumunda kişi özel veya devlet tercih ettiği hastaneye başvurabilir. Bu durumda özel hastaneler hastayı kabul etmekle birlikte virüs tanısını yapamamaktadır. Özel hastaneye başvuran hastada Koronavirüs şüphesi olması durumunda Sağlık Bakanlığı’nın özel hastanelere gönderdiği çubuklar vasıtasıyla hastadan numune alınmakta ve alınan örnekler, İlçe Sağlık Müdürlüğüne gönderilmektedir. Test sonuçları beklenene kadar hastaneler 24 saat hastayı gözlem altında tutabilir; ancak hasta, hastanede kalmak istemiyorsa, tüm bilgileri alınıp, gönderilmektedir. Ayrıca hastanın hastaneden gittiğine dair de Sağlık Müdürlüğü’ne bilgi verilmektedir. Virüs tespit edilirse hasta, hastaneden ya da evden alınıp, devletin tespit ettiği hastanelerde karantina altına alınmaktadır.

         Kısacası COVID-19 testi pozitif çıkan hastaların tedavisi Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen Pandemi Hastanelerinde yapılmaktadır. Özel hastaneler, COVID-19 testini yapamamakta ve COVID-19 testi pozitif çıkan hastayı tedavi edememektedir.

 

PANDEMİ HASTANESİ NEDİR?

               Pandemi Hastanesi: COVID-19 tanısı almış (test pozitif) vakaların tedavi sürecinin yapılmış olduğu hastane olarak tanımlanmış ve bünyesinde Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji, Göğüs hastalıkları, İç Hastalıkları uzmanı hekimlerden en az ikisinin bulunduğu ve 3. seviye erişkin yoğun bakım yatağı bulunan hastaneler Pandemi Hastanesi olarak kabul edilmiştir. Bu durumda Sağlık Bakanlığı tarafından Pandemi Hastanesi olarak belirlenen ve ilan edilen  hastanelerde  COVID-19  tanısı almış kişiler tedavi görme hakkına sahiplerdir.

            Birçok hasta için en önemli olan noktalardan birisi; özel hastaneye başvuru durumunda tedavi masraflarının kim tarafından karşılanacağıdır.

 

ÖZEL SAĞLIK SİGORTASI HANGİ AŞAMADA DEVREDEN ÇIKACAKTIR?

             COVID-19 sebebi ile tedavi gören hastaların özel sağlık sigortalarının bu süreçte ortadan kalkacağı, tüm tedavi giderlerinin devlet tarafından karşılanacağının açıklaması toplum tarafından ciddi bir anlam kargaşasına yol açmıştır. Sağlık Bakanlığının koronavirüs için yayınladığı genelgeyi ve yaptığı açıklamaları irdeleyecek olursak; özel sağlık sigortasının COVID-19 testinin pozitif çıkması ile birlikte ortadan kalkacağı anlaşılacaktır. Şöyle ki;

              Özel hastaneye virüs şüphesi ile başvuran ancak testi negatif çıkan hasta, farklı bir hastalıktan kaynaklı kabul ve tedavi görmüş olacağı için kabul ve tedavi giderleri özel sağlık sigortası tarafından karşılanacaktır. Yani hasta kendi sigortası olmaması durumunda masraflarını karşılama yükümlülüğü altında olacaktır.  Sağlık Bakanlığı’nın değindiği “COVİD-19 sebebi ile tüm tedavi giderleri devlet tarafından karşılanacaktır.” durumu ise testin pozitif çıkması ile birlikte önce ki ve sonra ki giderlerin vatandaştan alınmayacağını belirtmektedir.

 

HASTA HAKLARI ve ÖZEL HASTANE KOMPLEKSİ

              Özel hastanelere başvurma imkânına sahip olmayan birçok vatandaş ile birlikte, devlet hastanelerinin yükünün azaltılması gerekliliği gittikçe artmaktadır. Hal böyleyken özel hastanelerin COVID-19 testi negatif çıktığı durumda kabul ve tedavi giderlerini vatandaştan alması ya da COVID-19 testi pozitif çıktığı zaman hastayı devlet hastanesine sevk etmesi, devlet hastanelerinin hiçbir yükünü azaltmamaktadır. Neredeyse yatakların kalmadığı ve sağlık çalışanlarının yetersiz olduğu devlet hastanelerine sadece belirtilerden dolayı başvuran bireyin, öncesinde virüs taşımaması durumunda bile artık risk grubuna girmiş olacağı açıktır. Virüsün yayılmasını önlemeye çalışırken aynı zamanda alınmayan önlemler virüsün yayılma oranını arttırmaktadır.

                Hal böyleyken özel hastanelere daha etkili sorumluluklar yüklemek ile birlikte özel hastanelerin de maddi desteğe ihtiyacının olacağı unutulamamalıdır. Tek taraflı sorumluluğun günümüzü kurtarmayacağı bu denli aşikârken devletin özel hastaneleri yetkili kılarken aynı zamanda maddi destek sağlama hususu ve özel hastanelerin sorumluluğu kabul etme gerekliliği göz ardı edilmemelidir.  Bu durumda ekonomik durumu kötü olan vatandaş, çekinmeden özel hastanelere başvurabilecek ve devlet hastanelerinin yükünü azaltabilecektir.